Eğitim Gönüllülerinden Önemli Açıklamalar!

PAYLAŞ
Elazığ Detay Haber - Gülşah Altaş

Bugünkü konuğumuz eğitime gönül vermiş eski dershaneci, şimdi ise Simya Koleji ve Marmara Eğitim Kurumları kurucusu Abdullah Gündüz hocamız.

Hocam, biz sizi yakından tanımak istiyoruz. İsterseniz kendinizden bahsederek sohbetimize başlayalım?

1980 Elâzığ doğumlu evli ve 2 çocuk babasıyım. İlk orta ve lise öğrenimimi Elâzığ’da, üniversite eğitimimi ise Fırat ve İnönü tarih bölümünü bitirerek tamamladım. Yüksek lisansımı yine Fırat Üniversitesi’nde yaptım. İlk öğretmenliğim Adıyaman Final Dershanesiyle başladı.  Ardından Elâzığ Birey Dershanesi ve Özel Harput Kolejiyle devam etti. Sonrasında Doğa Koleji’nde idarecilik yaptım. Bilgem Okullarında yaptığım idarecilikten sonra ayrılıp Marmara Eğitim Kurumlarını açtık. Şu anda aktif olarak yönetim kurulu başkanlığı ve okul müdürü olarak görevimi devam ettirmekteyim.

Öğretmenlik bir meslek dalı ama her şeyden önce gönül işi. Siz bu görevi üstlenirken neler yasadınız, zorlukları nelerdir. Eğitim yolculuğuna çıkarken kurduğunuz hayalleriniz gerçekleşti mi ve öğretmenlik hak ettiği değeri görüyor mu?

Mezun olduğunuz zaman bir sürü güzel hayalle yola çıkıyorsunuz, kanınız deli kaynıyor pek çok plan proje yapıyorsunuz. Gel gör ki bunları uygulamak için sizin gibi düşünen kurucularla çalışmanız lazım, o anlayışı bulamayınca tabi ki hayal kırıklığı yaşıyorsunuz. Bende mesleğimin ilk yıllarında bu konularda sıkıntılar yaşadım tabi. Sadece verilmiş programa uyuyorsunuz, kendi projeleriniz en son plana kalıyor. Tecrübe kazandıkça bunları birer birer yapıyorsunuz ama o yüzden doğru yerden doğru insanlarla başlamak gerek. Her zaman öğretmek, bilgilerimi aktarmak ve öğrencilerimin bunlardan istifade ettiğini gördükçe hep daha fazlasını yapmak istedim. Zaman içinde bu zevki yaşadıkça sadece bildiklerimi aktarmak değil, yeni nesillere benim yasadığım sıkıntıları yaşatmadan nitelikli bir eğitim yapılması adına yenilikçi bir eğitim bilinciyle ekip arkadaşları oluşturup onlarla yola devam etme ihtiyacım doğdu. Dershane ve  özel okul projelerine Allah nasip etti, imzamızı attık. Öğretmenlik hak ettiği değeri tam olarak görmese de, eskiye göre biraz daha iyiye gidiyor. Her geçen gün ne kadar önemli bir meslek olduğu bilinci oluşuyor. Çünkü hangi işi yaparsanız yapın hangi mesleği seçerseniz seçin yolunuz öğretmenden geçiyor. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu önemi zaten ‘Öğretmenler gelecek nesil sizin eserinizdir’ diyerek fazlasıyla vurgulamıştır.

Vatanını, bayrağını seven, dinine bağlı nesiller yetiştirmek ilk amacımız. Akademik eğitim bunlardan sonra geliyor. Önemli olan özümüzü kaybetmeden vatana millete faydalı işler yapan nesiller yetiştirmek.

 

Hocam öğretmenlikten gelip eğitim adına büyük hizmetlere adım attınız. İlimize bir ilki yaşattınız ve Marmara Eğitim Kurumları gibi özel ve nitelikli bir meslek lisesi açtınız. İlimiz için önem arz eden bu hizmet nerden aklınıza geldi bu fikir nasıl oluştu?

Gelecek nesillerin enerji ihtiyacını karşılamak ve çevreye verilen zararı en aza indirgeyebilmek için sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelmemiz gerekiyordu bu düşünceyle yola çıktık. Okulumuzun konsepti gereği öğrencilerimize ücretsiz özel okul konforu yaşatarak hem meslek sahibi hem de hayata hazırlıyoruz.

Yenilenebilir enerji nedir, hocam biraz açabilir miyiz?

Yenilenebilir enerji kaynağı; enerji kaynağından alınan enerjiye eşit oranda veya kaynağın tükenme hızından daha çabuk bir şekilde kendini yenileyebilmesi ile tanımlanır. Örneğin, güneşten elde edilen enerji ile çalışan bir teknoloji bu enerjiyi tüketir, fakat tüketilen enerji toplam güneş enerjisinin yanında çok küçük kalır. En genel yenilenebilir enerji şekli güneşten gelendir. Bazı formlar güneş enerjisini ve rüzgar gücünü depolar.

Gelecek nesillerin enerji ihtiyacını karşılamak ve çevreye verilen zararı en aza indirgeyebilmek için sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelmemiz gerekiyor.

 

Okulunuzda nasıl bir eğitim veriliyor amaçları nelerdir?

Okulda, güneş enerjisi sektörüne nitelikli teknik eleman yetiştirilmesine yönelik çalışmalar kapsamında, ölçüm istasyonu, güneş enerjisi santralleri, tasarım atölyeleri ve solar deney setlerinin de bulunduğu gelişmiş laboratuvarlar kurulmuş durumda. Okul aynı zamanda enerji verimliliği sağlamaya yönelik projelere de imza atıyor.

Yenilenebilir enerji teknolojileri bölümünde yapılan çalışmalar birkaç farklı koldan yürütülüyor. bunlar arasında atölye ve laboratuvarların güncel ekipman ve deney setleri ile donatılması, öğretmenlerin çeşitli firmalarda eğitimlere gönderilmesi, sektörde yer edinmiş firmaların yetkilileri ile uzman akademisyenlerin çağırılarak öğrenci ve öğretmenlere seminerler vermesi yer alıyor.

Bunlar dışında;

  • Bir ülkenin kalkınması için en önemli madde enerjidir. Bu yüzden yenilenebilir enerji kaynakları önemlidir,
  • Fosil yakıt kullanımını azalttığı için çevresel açıdan önemlidir,
  • Yerli kaynakların geliştirilmesinde büyük öneme sahiptir,
  • Dışa bağımlılığı azalttığı için önemlidir,
  • Uluslararası anlaşmalara uyum sağladığı için önemlidir,
  • Yeni iş istihdamı sağlar ve işsizliği azaltır,
  • Elektrik götürmenin zor olduğu coğrafi bölgelere elektriğin kullanılmasını sağladığı için önemlidir.

 

Karşılaştırmalı eğitim kapsamında dünyadaki meslek liseleri ile Türkiye’deki meslek liseleri arasındaki farklar nelerdir?

Gelişmiş ülkeler, bireylere verilen mesleki ve teknik eğitimde bireylerin teknolojiyi anlayıp kullanabilecek temel becerilere, iletişim ve problem çözme becerilerine ve işbirliği içinde çalışabilecek disipline sahip olmasına önem vermektedirler. Türkiye’de bugün verilen mesleki ve teknik eğitimde dokuzuncu beş yıllık kalkınma planının(2007-2013) önemi büyüktür. Dokuzuncu beş yıllık kalkınma planına (2006) göre meslek yüksekokulları ile mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları arasında program bütünlüğünün bulunmaması, mesleki ve teknik eğitim programlarının işgücü piyasasının taleplerine uygun olarak güncellenememesi sonucu mesleki ve teknik eğitim mezunlarının istihdamı artırılamamakta ve mezunların mesleki eğitime olan talebi azalmaktadır. Bu nedenle planda mesleki ve teknik eğitimde modüler ve esnek bir sisteme geçileceği, yükseköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki mesleki eğitimin program bütünlüğünü esas alan tek bir yapıya dönüştürüleceği, mesleki eğitimde, nitelikli işgücünün yetiştirilmesinde önemli yeri olan uygulamalı eğitime ağırlık verileceği belirtilmiştir. Mesleki eğitim sisteminin, öğrencilere ekip halinde çalışabilme, karar verebilme ve sorun çözebilme, sorumluluk alabilme gibi işgücü piyasasının gerektirdiği temel becerilere sahip öğrenci yetiştireceği vurgulanmıştır, yakın zamanda Türkiye ile Avrupa Birliği arasında 2000 yılında imzalanan "Türkiye’deki mesleki eğitim ve öğretim sisteminin güçlendirilmesi projesi" (megep) anlaşması kapsamında eğitim programlarında yer alan modüller Türkiye’nin istihdam ihtiyaçlarına göre, genç işgücünü nitelikli eleman olarak sektörün talebine cevap verecek şekilde yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Proje kapsamında mesleki eğitim alanındaki yeni oluşum ile meslek okullarındaki programlarda modüler sistem uygulamasına geçilmiştir. Ülkemizde mesleki ve teknik eğitimin gelişmesi için eğitim–öğretim programlarında, kurumsal yapıda ve yasal anlamda değişiklik yapılmıştır. Milli eğitim istatistiklerine bakıldığında yıllar geçtikçe mesleki ve teknik eğitim okullarına talep artışı olduğu görülmektedir.

ülkemizdeki meslek lisesi gereken değeri görüyormu ? son olarak okulunuza kayıt yapan öğrencileri ne gibi avantajlar bekliyor?

 Okuldaki yenilenebilir enerji teknolojileri bölümünün öncelikli hedefi güneş enerjisi sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün oluşturulmasını sağlamak. Dört yıllık mesleki eğitimlerinin sonunda öğrenciler, güneş enerjisi santralinin kurulum, işletme, bakım ve onarım aşamalarının her birinde çalışabilecek yetkinliğe sahip olarak mezun oluyorlar.

ayrıca,

Yurtdışında staj imkânı

Yurtdışında üniversite imkânı

Yurtdışında oturma imkânı

Üniversite sınavında 100 ek puan

Meslek garantisi

TÜBİTAK ve ar-ge projeleri

Sosyal sorumluluk projeleri

Sportif ve kültürel faaliyetler ve

 İki yabancı dil avantajı sunuyouz.

 

 

Sayın Erdoğan Zelyurt, bir eğitim sevdalısı olarak kendinizi bu mesleğe adamış idealist bir öğretmen, işadamı olduğunuzu birçok kişi biliyor. Biz yine de sizi yakından tanımak istiyoruz kendinizden bahseder misiniz?

 

1980 Malatya Doğanşehir doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Doğanşehir’de tamamladım. Hacettepe fizik bölümünü kazanıp dereceyle üniversite eğitimimi bitirdim. Evli 2 çocuk babasıyım. Aktif olarak Marmara Eğitim Kurumları’nda yönetim kurulu başkanlığı yapmaktayım.

 

Saygıdeğer hocam yaptığınız çalışmaları girişimciliğinizi takdirle takip ediyoruz bunlar bir hayal miydi yoksa bu mesleği seçtikten sonra kendiliğinden mi gelişti. Kısaca Marmara Eğitim Kurumları’nın hikâyesini anlatır mısınız?

Üniversite okurken Anadolu’daki gençlerin çok daha güzel üniversitelerde okumalarının en doğal hakları olduğunu düşündüm ve bu konuda ilk önce kendi memleketimde başlamam gerektiğine inandım. Marmara ismini koyarken de ulusal anlamda büyümek, gelişmek için isim seçtim. Meslek lisesini seçerken de bu gençlerin ülkemizin en önemli ihtiyacının insan kaynağı olduğunu bildiğimden bu ihtiyacı eğitim talebi çözmek için meslek liselerine yöneldik. Dünyada artık savaşların bile teknolojiyle yapıldığını gördüğümüz bu günlerde eğitimin değeri bir kat daha önemli oldu. Bu yüzden her şeyden önce eğitimli olmamız ve eğitimli gençler yetiştirmemiz gerekir. Bundan dolayı gençlere tavsiyem ne iş yaparsanız yapın önce yapacağınız işin eğitimini alın.

 

 

Hepimizin bildiği gibi 2020 yılı sıkıntılarla beraber geldi. Bu sıkıntılardan tüm sektörler gibi eğitim sektörü de olumsuz bir şekilde etkilendi. İlimiz ve komşu ilimiz Elazığ’da 24 Ocak depremi ve şu an içinde bulunduğumuz Pandemi sürecinde öğrencilerin okuldan uzak kalmasının mecburi bir sebep olduğunu biliyoruz. Siz öğrencilerinizin bu süreçte mağdur olmamaları için neler yaptınız?

Ülkemizde yaşanan deprem ve pandemi krizi başta olmak üzere eğitim sektörü olumsuz etkilenmiş ve yılın yarısından fazla bir süreçte yüz yüze eğitim yapılamamıştır. Bizler Marmara Eğitim Kurumları olarak online derslerle öğrencilerimize ulaştık ve bu süreci hem akademik dersler hem de olayın psikolojik yönünü de doğru şekilde yöneterek bu krizin en az hasarla atlatmaya çalıştık. Bu noktada öğretmenlerimiz ve velilerimiz koordineli çalışarak bu krizi geleceğimiz olan gençlerin olumlu bir şekilde atlatmasını sağladı.

 

Bölgemize eğitim alanında ve farklı sektörlerde pek çok ilki yaşatıp yatırımlar yaptığınızı biliyoruz. Öncelikle öğretmen olmanız itibari ile eğitimin kalitesini artırmak için çok çabalıyorsunuz. Sizin gibi değerlerin artması için gelecek nesillerin neler önerirsiniz?

Tabi ki bu konuda Elazığ için ayrı bir parantez açmamız gerekir. Elazığ’ın eğitime ne kadar önem verdiğini biliyoruz. Geleceğimizin gençlerin elinde olduğunu ve bu gençlerin eğitimi noktasında bilinçli bir toplumla birlikte olduğumuzu yakinen hissediyoruz. Bu noktada Abdullah Gündüz ve Eralp Sarıkamış hocalarımızın desteğini her zaman fazlasıyla hissettik. Kendilerine Elazığ’da eğitime verdikleri değer ve desteklerden dolayı şükranlarımı sunuyorum.

 

Eğitime gönül vermiş, vatanını, milletini seven özellikle bu bölgede sadece eğitim alanında değil her alanda ön sırada olması için çalışan ve bu çalışmalarla takdir gören isimlerden biri olarak meslektaşlarımıza ve bölge halkına neler söylemek istersiniz?

Son olarak bulunduğumuz farklı sektörlerde ülkemize hizmet vermeye devam ediyoruz. Ama şu çok önemli bizim ilk sektörümüz eğitim sektörü. Çünkü eğitim olmadan diğer sektörlerde istenilen yere gelinmediğini biliyorsunuz. Bunun için eğitimli insanlarla çalışmayı tercih ediyorum ve diğer sektörlerdeki elde başarının ettiğimiz en önemli sebebi eğitime vermiş olduğumuz kıymettendir. Benim tavsiyem kim ne iş yaparsa yapsın yaptığı işin önce vatanı için yaptığını ve bu uğurda hiçbir emekten kaçınmaması gerektiğini bilmesidir.

 

      Elazığ Simya Koleji Halkla İlişkiler Müdürü Elif Ünlü 20 yıllık deneyimlerini dostane sohbetiyle dergimize anlattı.

1-Elif Hanım sizi yıllardır eğitim sektöründe görüyor duyuyoruz. Özel öğretim sektöründe sevilen ve aranılan bir isimsiniz. Çalışma hayatınız ne zaman, nasıl başladı neden bu mesleği seçtiniz?

          Merhabalar öncelikle böyle bir sohbet imkânı verdiğiniz için çok mutlu oldum. Nazik jestiniz için çok teşekkür ediyorum. Bu serüvene 2000 yılında başladım. O yıla kadar hiç iş deneyimi olmayan eşine ve çocuğuna kendini adamış bir ev hanımı olarak hayatıma devam ederken, rüyalarıma bile girmeyecek aklıma gelmeyecek kadar acı bir olay yaşadım ve bir trafik kazasında eşimi kaybettim. O dönem büyük oğlum 9 yaşında ve küçük oğluma 4,5 aylık hamileyim. Tabi beklenmedik bu acı beni inanılmaz yıprattı. Detayına girip sizleri de kendimi de üzmek istemiyorum. Tahmin edersiniz ki toparlanmak çok zaman aldı. Depresyonlar dağılmışlık stres derken psikiyatri tedavileri bile yetmemişti toparlanmama hiçbir tedavi yöntemine olumlu bir tepki vermiyordum. Her geçen gün kötüye giderken psikiyatristim Elif Hanım seni kaybediyoruz çünkü iyileşmek istemiyorsun. Bir yöntem kaldı onu da deneyelim isterseniz dedi.

Çalışmayı dener misiniz belki iş yoğunluğu farklı ortam farklı kişiler size iyi gelecektir dedi ve işte benim hayatımdaki dönüm noktam o an başladı. İş arayışına girdim. Kısa surede Allah yardım etti iş buldum ve bir etüt merkezinde başladım. O anki amacım sadece tedavime destek olması idi bir yıl kadar çalışıp iyileşip toparlanıp çocuklarımın başında olacaktım. İşte o 1 yıl koskoca 20 yıla döndü. Sıfır tecrübe bozuk bir psikolojiyle ürkek mahzun bir eleman olarak işe başladım. O dönemki işverenim mükemmeliyetçi hata kabul etmeyen eğitimde kurt diye anılan inanılmaz tecrübeli ve bilgi birikimi olan biriydi. Bir yanım ben bu adamla nasıl baş edeceğim diyor, diğer yanım sabret nasılsa iyileşince ayrılacan uzun kalmayacan diyordu. Şu anki Elif ’i o günkü işverenime borçluyum beni tabiri caizse yerden yere vura vura yetiştirdi. Yordu, çok yordu ama ondan çok şey öğrendim. Hamdım yanında piştim. Ağlata ağlata çalıştım yanında. Neden katlandım, neden sabrettim bilmiyorum ama hayır bildiklerimizde şer, şer bildiklerimizde hayır vardır dedikleri bu olsa gerek katlandım ve yanında tam 9 yıl çalıştım. Hiç unutmuyorum ‘’şimdi ağlıyorsun ama bir gün bana dua edeceksin, seni öyle bir yetiştirecem ki Elazığ’da aranılan eleman olacaksın parmakla gösterecekler’’ demişti. Gerçekten de öyle oldu 9 yılın sonunda hangi iş görüşmesine gitsem siz böyle bir zor adamla 9 yıl çalıştıysanız sormaya referansa gerek yok hemen başlayın dendi. Ve ben artık ev hanımlığına gerişi dönüşü olmayan bir işkolik olmuştum.

2- Meslekte karşılaştığınız zorluklar nelerdir?

         Özel sektörde çalışmak zor gerçekten çok zor. Hele ki eğitim sektöründe daha zor. Çünkü özel eğitimde mesai saati diye bir şey yok. Giriş saatin belli olur çıkış saatin belli olmaz. Tam çıkıyorum derken bir veli gelir en az bir saatini alır, mesaim bitti kapatıyoruz deme lüksünüz yoktur. Dolayısıyla kendinize, özel hayatınıza çok zaman ayıramıyorsunuz. Hafta sonları dershanelerin en can alıcı günüdür. Cumartesi pazarda çalışmak zorundasınız. Bunlar bu işin en zor tarafı işte. Eğer evliyseniz ya da çocukluysanız çok daha zor. Ailenizden çok mesai arkadaşlarınızı öğrencilerinizi ve velilerinizi görüyorsunuz. İnsanla uğraşmak ayrı bir zorluk. Beklentiler farklı herkesi aynı anda beklentilerine göre memnun etmek zorundasınız. Şartlar ne olursa olsun güler yüzlü tatlı dilli olmak zorundasınız. Bu meslekte hastayım, yorgunum, moralim bozuk gibi cümleler kuramazsınız, her zaman enerjik hoşgörülü ve sabırlı olmak zorundasınız. Kolay değil bunu başarabilmek.

3- Bu işte sizi en çok ne mutlu ediyor?

        İşimin zorluğu kadar zevkli yanları da var tabi. Ya da ben bu işi çok severek yaptığım için zevk alıyorum. Bir sürü insan tanıyorsunuz, iletişim kuruyorsunuz. Güzel dostluklar oluşuyor. Çevreniz genişliyor. Öğrencilerimin başarıları velilerimin memnuniyetleri takdirleri mutlu olmama fazlasıyla yetiyor. Ama şunu söylemeliyim ki yaptığın işten çok kiminle yola çıktığınız daha önemli. Eğer ekip ruhu taşıyan bir kurumdaysanız size patronluk değil, liderlik yapan kurucularla beraberseniz mutlu bir çalışan olursunuz. Bu da işinize, yüzünüze yansır ve başarı kendiliğinden gelir. Hep daha fazlasını yapmak istersiniz, gözü saatte çalışan olmazsınız, mesaim bitse de gitsem demez, bir saat daha fazla çalışayım diye can atarsınız. Yaptığınız iş, fedakârlığınız işverenler tarafından takdir edilince kendi işiniz gibi dört elle sarılıyorsunuz. Aidiyet duygusu oluşuyor benim işim benim ekmek teknem diye bakıyorsunuz olaya.

 

4- Meslekte kalıcı ve başarılı olmanın sırrı nelerdir?

         Bu meslekte kalıcı olmak istiyorsanız fedakâr olacaksınız, sahipleneceksiniz. Çalıştığınız kuruma benim diye sarılacaksınız. Yıllardır çalıştığım her kurumda gerek velilerim gerekse çalışma arkadaşlarım beni ortak zannettiler bu işimi çok fazla benimsememden kaynaklanıyor. Başarılı olmak için iyisini daha iyisini değil en iyisini yapmak lazım. Bunun içinde sürekli araştıran kendini yenileyen gelişen teknolojiyi takip eden insani ilişkileri kuvvetli güler yüzlü sabırlı ve her şeyden önemlisi şeffaf olmalısın. Etkili yazma konuşma dinleme konularında kendini geliştirmeli kriz yönetimlerinde uzmanlaşmalı güler yüzlü ve sakin kalmalısınız. Genel kültür sosyoloji, psikoloji, danışmanlık konularında da gelişmeniz lazım. Her sektör hakkında bilgi sahibi olmalısınız. Çünkü hitap ettiğiniz kesimde her meslek grubu var onlarla sohbet ederken iletişime geçerken anladığı dilden konuşmanız gerekiyor. İkili görüşmelerde samimiyet ve güven çok önemli karşı tarafa bu güveni vermeniz gerekiyor. Tutamayacağınız vaatlerde bulunmamalısınız ve söylediğiniz her sözün arkasında durmalısınız. Daima empati yapmalısınız, olaya oturduğunuz koltuktan değil karşı koltuktan bakmalısınız. Amacınız kahramanlık değil farkındalık yaratmak olmalı.

 

 

5- 18 yıldır eğitim ve öğretimin içindesiniz dünden bugüne sektörde neler değişti?

         Evet, yıllardır bu işle uğraşıyorum değişimler oldu ama hala bazı kurumlarda bu iş yine el yordamıyla yapılıyor. Siz ne kadar profesyonel olursanız olun çalıştığınız kurumda yaptığınız işinize profesyonelce yaklaşması gerekiyor. Siz işin uzmanı olabilirsiniz ama çalıştığınız kurum buna açık değilse verimli olamazsınız aksine çalışma şevkiniz kırılır. Mesleğe başladığım zaman kurumlar bu işe çok profesyonel bakmadıkları için kurumsallaşamıyorlardı ne fikir birliği, ne ekip ruhu nede kurum olma kimliği vardı. Yaptıklarıyla söyledikleri arasında çelişen kurumlar vardı. Kurum sahipleri kendi fikirlerini yaptırma derdindeydi olaya çok dar bir pencereden bakılıyordu. Son yıllarda bu meslek kurumsallaşma adına ilk sırayı almaya başladı bireysel düşünce değil ekip ruhunun önemi algılandı eğitim öğretimle beraber kurumun tanıtılmasında reklam ve halkla ilişkilerin önemi idrak edildi.  Dolayısıyla kurumlar arasında tatlı bir rekabet başladı ve buda kaliteyi artırdı. Şu an hak ettiğim okulda çalıştığımı düşünüyorum. Çünkü Simya okulları bu konuda tam istediğim anlamda destekliyor beni kurucularımla sürekli fikir fırtınası yaparak onlarında ön görülerini alarak çok güzel projelere imza atıyoruz. Sizin aracılığınızla simya okulları kurucuları Sn. Eralp SARIKAMIŞ, ABDULLAH GÜNDÜZ ve FATİH ÖNER Hocama bana inandıkları güvendikleri ve destekledikleri için çok teşekkür ediyorum. Onlarla çalışmaktan mutluyum ve gururluyum.

6- Bu mesleği yapmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz?

        Rutin ve tekdüze işler size göre değilse, sürekli araştırmayı öğrenmeyi keşfetmeyi seven bir yapınız varsa, ekip çalışması tam bana göre, fazla sınırlamalar ve dar kalıplara sığamam diyorsanız, tek konu değil bir çok konu hakkında bilgi sahibi olmak istiyorum diyorsanız, insanlarla iletişimi seviyor sosyal biriyseniz, sabırlı ve hoşgörülü bir yapınız varsa o zaman hiç durmayın bu iş tam size göre başarı sizi bekliyor diyorum.

 

 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN