Dr. Deniz, Uzman olmayanlardan terapi alınması hayati sonuçlar doğurur

Elazığ'ın sevilen ve sayılan uzman psikiyatristlerinden PEDATEM Psikiyatri Tıp Merkezi kurucusu Dr. Ömer Deniz, son dönemlerde yaşanılan ekonomik kriz, pandemi sonrası ve gençlerin gelecek kaygısıyla ilgili konularda önemli tavsiyelerde bulundu. Dr. Deniz, 1925 yılında Elazığ'da Emrazı Akliye ve Asabiye Hastanesi'nin 50 yataklı olarak kurulduğunu belirterek, hastanenin yüz yıllık geçmişe sahip olduğunu sözlerine ekledi.

PAYLAŞ
Elazığ Detay Haber - Muhammed Fatih Akarsu

İlimizin özellikle sağlık turizmi açısından önemli bir merkez olduğunu belirten Dr. Deniz, il dışından ve yurt dışından hastaların sağlık alanında Elazığ'ı tercih ettiğini söyledi. Dr. Deniz, Elazığ'ın son yıllarda iki kez büyük travma yaşadığını, pandemi ve depremden etkilenen kentin sorunlarının çoğaldığını belirtti.

PEDATEM Psikiyatri Tıp Merkezi kurucusu Dr. Ömer Deniz, Elazığ'ın psikiyatri alanında çok  önemli  bir tarihsel bir geçmişe sahip  olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “1923 yılında Cumhuriyetin kuruluşundan bir yıl sonra Cumhuriyetin ilk sağlık bakanı Dr. Refik Saydam İstanbul Üsküdar bölgesinde bulunan Toptaşı Bimarhanesini ziyaret ediyor ve orada psikiyatri uzmanı hekimlere, 'İngiliz hekimleri dünyanın her yerine gidiyorlar siz İstanbul'un dışına çıkmıyorsunuz' diye serzenişte bulunuyor. Kendisine, 'Sayın bakanım siz emir buyurdunuz da biz gitmedik mi?' diyorlar. O da şarkta bir akıl hastanesi kurmak istediğini ifade ediyor. Çünkü o dönemde İstanbul dışında ruh sağlığı alanında hizmet veren Türkiye'de hiçbir hastane yoktur. O günkü  düşünce ile bugünkü ruh sağlığı hastanemiz 1925 yılında kurulmuş oluyor. 'Sadece şarkta olması yetmez biri şarkta olsun biri de garkta' diyorlar. Birisi Elazığ'da öteki de Manisa'da olmak üzere Türkiye'nin doğusuna ve batısına birer akıl hastanesi kurulma kararı alınıyor. 

1925 yılında Atatürk'ün imzası, İsmet İnönü'nün Başbakanlık onayı ve Cumhuriyetin ilk sağlık bakanı Dr Refik Saydam'ın imzasıyla Elazığ Emrazı Akliye ve Asabiye Hastanesi 50 yataklı olarak kuruluyor. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun tamamına hizmet veren hastanemiz bugün hala bu misyonunu sürdürüyor. Tabi Elazığ'ın 100 yıllık psikiyatri tarihi var. Bazen bize il dışından vakalar geliyor. 'Niye buraya kadar geldiniz ?' diye sorunca, 'Elazığ'ın bu konuda çok önemli bir geçmişi olduğunu biliyoruz' diyorlar. Aslında sağlığın diğer alanlarında da ilimiz çok önemli bir marka görevi görüyor. 
Fırat Üniversitesi, Ruh Sağlığı Hastanemiz, Şehir Hastanemiz ve özel hastanelerimizde sağlık alanında çok önemli hizmetler veriliyor. Yani ilimiz özellikle sağlık turizmi açısından da her geçen gün önem kazanıyor. 1925 yılındaki psikiyatri hastanemizin 100'üncü kuruluş yıl dönümünü inşallah daha güzel etkinliklerle kutlar ve Elazığ'ın bu konudaki yerini yine tescil etmiş oluruz.

“ÖNYARGILAR GİDEREK AZALIYOR”

Tüm dünyada psikiyatri alanının çok geliştiğini, Türkiye'nin de eş zamanlı olarak bu gelişmeye uyum sağladığını ifade eden Dr. Ömer Deniz sözlerine şöyle devam etti: “O günkü psikiyatrik tedaviler ve bugünküler çok çok farklı. İlk psikiyatri ilacı 1957 yılında bulunmuş. Bu gün çok modern psikiyatrik tedaviler var. Psikoterapi desteği veren, yatarak tedavi sağlayan çok özel bir takım tedavi teknikleri uygulayan hastanelerimiz var. Bu anlamda iyi durumdayız diye düşünüyorum. Psikiyatri hayatımızın her alanında bizimle iç içe olan çok önemli bir tıp dalıdır. Beden ve ruh sağlığı bir bütündür. Yani bedenimizle ilgili rahatsızlıkların çözümünde 20-30 civarında tıp bölümü olduğunu biliyoruz. Ama duygularımızla, davranışlarımızla ilgili bir tıp alanı var o da psikiyatri. Günümüzde insanlar psikiyatriyi daha çok tanımaya ve psikiyatrik destek alma konusunda daha bilinçli olmaya başladılar. Önyargılar giderek azalıyor. Önyargılar, insanların sağlıklı hizmet almasını zorlaştırıyordu. Dolayısı ile deprem, pandemi süreci bize gösterdi ki; insanlar bedensel olarak etkileniyorlar ama asıl etkilenme ruhsal yapımızda oluyor. İhtiyaç halinde psikiyatrik destek almanın önemini artık toplumumuz biliyor. Ailelerin, çocukların, öğrencilerin, çalışanların, toplumun hemen her kesiminin yaşamının değişik dönemlerinde ruhsal destek alma ihtiyacı hissettiklerini biliyoruz. İnsanlarımızda bunu öğrendikçe daha kolay destek alma çabasına giriyorlar.”

Dr. Deniz, Uzman olmayanlardan terapi alınması hayati sonuçlar doğurur

“ELAZIĞ'DAKİ PSİKİYATRİ CAMİASI ÇOK ÖZVERİLİ ÇALIŞTI”

Elazığ'ın iki kere travma yaşadığının altını çizen Dr. Ömer Deniz, deprem ve pandemi sürecinin etkilerinin sona ermediğini belirterek şunları söyledi: “Bütün dünyada pandeminin etkileri hala devam ediyor. Depremden sonra insanlar çok ciddi korkular yaşadı. İnsanlar yakınlarını, evlerini, eşyalarını, komşularını kaybettiler. Depremin ardından iki yıl geçti. Kliniğimize gelen bir vatandaşa başka bir mahallede ev çıkmış. Yeni bir ev, mutlu ama komşusunu, eski eşyalarını kaybetmiş, anıları orada kalmış. Dolayısı ile bazen insanlar anılara da ihtiyaç duyuyorlar. Deprem ve pandemi süreci gibi toplumun büyük kesimini etkileyen travmatik olaylarda genellikle olayın psikolojik yansımaları aylar sonra ortaya çıkar. Buna travma sonrası stres bozukluğu diyoruz. Elazığ gerçekten bu anlamda çok sıkıntılı ciddi bir süreç yaşadı.
Elazığ'da görev  yapan  psikiyatristler bu konuda gerçekten çok yoğun gayretler sarf ettiler. Biz Türkiye Psikiyatri Derneği Elazığ ve Malatya şubesi olarak deprem sonrasında çok büyük bir toplantı tertipledik. Bu eğitim ve bilgilendirme toplantısına 100'ün üzerinde psikiyatrist, psikolog, sosyal çalışmacı, psikolojik rehber danışmanlar katıldı. Bu anlamda halkımıza daha iyi hizmet vermek, onların sıkıntılarını daha hafifletmek için Elazığ'daki psikiyatri camiası büyük gayret gösterdi. Halen tüm meslektaşlarımız bu çabayı yoğun bir şekilde gösteriyorlar.”

“RUHSAL BİR SORUN VARSA MUTLAKA UZMANA BAŞVURUN”

Pandemi ve deprem sonrası toplumumuzda özellikle ilimizde kaygı bozuklukları ve depresyon gibi rahatsızlıkların arttığına dikkat çeken Dr. Deniz, diğer ruhsal rahatsızlıklarda da artış görüldüğünü söyledi. Dr. Deniz, psikolojik bir sorun yaşandığında mutlaka bir psikiyatri uzmanına başvurulması gerektiğini kaydederek şöyle konuştu:“Pandemi ve deprem sonrası en sık gördüğümüz ruhsal sorunlar kaygı bozuklukları, depresyon dediğimiz rahatsızlıklar. Bunun yanı sıra diğer rahatsızlıklarda arttı. Mesela takıntı, dışarı çıkamama, sosyal izolasyon, özellikle gençler arasında arkadaş ilişkilerinde zayıflama, eve kapanma, sosyal ilişkilerde kısıtlılık gibi önemli sosyal sorunlar oluştu. Bugün gördüğüm bir lise öğrencisi pandemi sürecinden sonra eve kapanmış, arkadaş ilişkileri kısıtlanmış ve kimseyle görüşmek istemiyor. Genç kardeşimiz evden çıkmak istemiyor ve aile bu şikayetle bize getiriyor. Hepimizin ailesinde, çevresinde buna benzer örnekler olduğunu biliyoruz. O yüzden insanlarımıza şunu ifade ediyorum. Psikiyatristlerle görüşmekten kaçınmasınlar. Eğer bir yerde bir sorun varsa mutlaka çözümü için ilgili psikiyatri uzmanlarına başvursunlar. Az önce de ifade ettiğim gibi ilimiz bu konuda çok seçeneğe sahip.”

Dr. Deniz, Uzman olmayanlardan terapi alınması hayati sonuçlar doğurur

“SON DÖNEMDE TAKINTI HASTALIĞI ARTTI”

Dr. Ömer Deniz, halk arasında takıntı hastalığı olarak bilinen OKB'nin yüzde 2-3 oranında görülürken pandemi sürecinde bu oranın arttığını söyledi. İnsanların mikrop, virüs diye bir yerlere dokunmaktan korktukları için bir takım kaçınma davranışları geliştirdiklerini kaydeden Dr. Deniz, “Şu an pandemi sürecinin sonuna gelmemize rağmen hala bu davranışları devam ettirenler, aşırı temizlik, aşırı hijyene dikkat etme davranışını sürdürenler var. Ben şunu düşünüyorum, birkaç yıl sonra biz bir uçağa bindiğimizde yolcuların yarıya yakını yine maskeli olacak. Çünkü insanların uzun süreli yaptıkları bir alışkanlık onlarda kalıcı hale gelebiliyor. Özellikle takıntı hastalığının da bu süreçte arttığını biliyoruz. Takıntı hastalığı sıradan bir titizlik değildir. İnsanı yoran, zamanını alan, ruhsal anlamda sıkıntı veren, aşırı temizlik yapma, aşırı zaman harcama ile devam eden bir rahatsızlık. Böyle bir sorun karşısında mutlaka bir uzmandan destek almak gerekir. Aksi halde hastalık giderek kronikleşir ve daha farklı hastalıklarında eklenmesine sebep olur” dedi.

“YAŞANAN HER OLAY BİZİ RUHSAL AÇIDAN ETKİLER”

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomik anlamda sıkıntılı bir süreçten geçtiğimizi belirten Dr. Ömer Deniz, bu sürecin insanlarda ciddi sorunlar oluşturduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Gıda tedariki başta olmak üzere, insanların geçim zorluklarının çok önemli bir problem haline geldiğini görüyoruz. Bu toplumdaki her kesimden insanı etkiliyor. Sıklıkla gençler daha çok bundan etkileniyorlar. Gençlerin gelecek konusunda bir endişeleri var, bir belirsizlik içindeler ve kaygıları var. Yani bu durum insanları ruhsal açıdan da mutsuz ediyor, kaygılandırıyor. Toplumun bu anlamda ciddi bir sıkıntı yaşadığını görüyoruz. Ümit ediyorum ki önümüzdeki süreçte bu belirsizlik daha netleşir ve insanlarımız geçim sıkıntısı konusunda daha iyi imkânlara kavuşurlar. Yaşanan her olay bizi ruhsal açıdan etkiler. Ülke bütünlüğümüzü tehdit eden terör, ekonomik krizin yol açtığı bu sıkıntılar insanımızın moralini, geleceği ile ilgili beklentilerini, umutsuzluklarını bir şekilde etkiliyor. Tabi hepimize düşen görev bu sıkıntılarla mücadele etmek, bunları düzeltmek için herkesin elinden geleni yapmaya çalışmasıdır. Biz de psikiyatrik anlamda insanların bu sıkıntılarını düzeltmek konusunda çalışıyoruz. Herkesin bu anlamda elinden geleni yapması gerekir. Daha çok sorumluluk almalı, daha bilinçli hareket etmeli ve daha güç kuvvet vermeliyiz.”
Dr. Deniz, özellikle gençlerin olumsuz alışkanlıklardan uzak tutulması için bilinçlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Madde kullanımı ile mücadele, aile içi şiddetin önlenmesine yönelik eğitim seminerlerini zaman zaman yapıyoruz. Özellikle gençlere yönelik sınav kaygısı ile başa çıkma konusunda programlar düzenliyoruz” dedi.

Dr. Deniz, Uzman olmayanlardan terapi alınması hayati sonuçlar doğurur

 

“ONLİNE TERAPİ TÜM DÜNYADA KULLANILIYOR”

Dr. Ömer Deniz, özellikle yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının kendi dillerini bilen bir hekime duygularını çok daha rahat ifade edebildiğini ve bu durumlarda online terapi yöntemini uyguladıklarını söyledi. Özellikle pandemi sonrası online terapinin tüm dünyada kullanıldığını ve oldukça işlevsel bir tedavi yöntemi olduğunu ifade eden Dr. Deniz şöyle konuştu: “Pandemi sürecinde insanlar birebir doktorlarla, psikiyatristlerle görüşme konusunda da sıkıntılar yaşadı. Yıllar önce Avustralya'dan bir vaka ile ilk kez bir online terapi uygulamıştık ve o zaman 'bu ne kadar etiktir, ne kadar doğrudur' diye tartışmıştık. Ama pandemi süreci bize gösterdi ki artık Teletıp diye bir alan var ve bu alanda dermatoloji, kardiyoloji, radyoloji gibi psikiyatri de ön plana çıktı. Artık Almanya, İngiltere, Azerbaycan veya Avustralya'daki vakalarımızla görüntülü görüşme yöntemi ile onları dinleyip çözüm üretebiliyoruz. Mesela bir kardiyoloji veya bir radyoloji uzmanı dilini bilmese bile yabancı bir hastanın röntgen filmini yorumlayabilir. Kardiyolog dil bilmese de hastasına stent takabilir ama bir psikiyatrist o ülkedeki insanların dilini bilmiyorsa ya da başka ülkelerde yaşayan insanlar kendi dillerinden anlayan bir doktor bulamıyorlarsa ruhsal sıkıntılarını, duygularını, acılarını rahat anlatamıyorlar. Bu nedenle psikiyatri bu anlamda çok ön plana çıkan bir branş. Bizde bu anlamda insanlarımıza destek oluyoruz. Birçok Avrupa ülkesinde yaşayan vatandaşlarımız kendilerine aylar sonra randevu verildiği için memleketlerine tedavi için geldiklerini ifade ediyorlar. Ülkemizde çoğu zaman aynı gün yada birkaç gün içinde muayene imkanı bulabiliyorlar. Online terapiler bütün dünyada şu anda kullanılıyor. Öyle durumlar oluyor ki kış aylarında yollar kapanıyor ve doktora gitmeniz imkansız hale geliyor ve online terapinin önemi anlaşılıyor. Ya da çok mahrem bir sorununuz varsa veya çok çekingen bir yapıda olan birisiyseniz ve yüz yüze görüşmekten kaçınıyorsanız böyle durumlarda da online terapi gerçekten çok işlevsel bir tedavi seçeneği olabiliyor. Ama ben bütün görüştüğüm kişilere en etkili olanın yüz yüze tedavi olduğunu söylüyorum ve yüz yüze  görüşme  imkanı yoksa online görüntülü seans öneriyorum.”

“SAĞLIK SİSTEMİMİZ AVRUPA'DAN ÇOK DAHA İYİ KONUMDA”

Avrupa ülkelerinde hizmet veren psikiyatrist sayısı az olduğunu belirten Dr. Ömer Deniz, Avrupa'da bir doktorun gün içinde belli sayıda hastanın dışında hizmet vermediğini ancak ülkemizde hekimlerin bu anlamda çok daha fedakâr çalıştığını kaydederek, “Ben bütün hekimlere, bütün meslektaşlarıma, psikiyatrist meslektaşlarıma bu konuda çok teşekkür ediyorum” dedi.

Türk hekimlerin tüm hastalarına yetişebilmek için mesailerini zorladığını ifade eden Dr. Deniz, özellikle psikiyatri alanında her geçen saatin bile hasta açısından önemli olduğunu belirterek şunları söyledi: “Sonuçta bu hastalar sıkıntı yaşayan insanlar ve onları bir şekilde desteklememiz, rahatlatmamız gerekiyor. Bu anlamda Avrupa'dan daha iyi durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Bir kaç ay önce İspanya'dan genç bir beyefendi gelerek, 'hocam ben buraya aslında saç ektirmeye geldim. Yine rutin tetkiklerimi yaptırmaya geldim. Sizin isminizi duyunca ruhsal açıdan da sıkıntım vardı sizinle de birkaç seans görüşmek istedim' dedi. Kendisiyle daha sonradan da İspanya'dan telefonda online terapi olarak tedavimize devam ettik. Bunlar ilimiz için de çok önemli. Yani yurtdışında yaşayan birçok vatandaşımız da sağlık hizmetlerini Türkiye'de alıyorlar.” 

“RUH SAĞLIĞI YASASI'NIN ÇIKARILMASI ELZEM”

Ülkemizde Ruh Sağlığı Yasası'nın bir an önce çıkarılması gerektiğini ifade eden Dr. Ömer Deniz,  MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli'nin birkaç yıl önce bu konuyu gündeme getirdiğini ancak henüz sonuç alınan bir çalışma olmadığını söyledi. Günümüzde merdiven altı ruh sağlığı hizmetlerinin arttığını ve bunun insan sağlığı açısından son derece zararlı ve tehlikeli olduğunu vurgulayan Dr. Deniz sözlerini şöyle tamamladı: “Günümüzde en önemli sorun insanın bedensel, ruhsal ve sosyal anlamda iyilik halini korumasıdır. Ruh ve beden sağlığı bir bütündür. Ruh sağlığına toplum olarak çok önem vermemiz gerekiyor. Ne yazık ki henüz bir ruh sağlığı yasamızın olmadığını üzülerek ifade ediyorum. Bu vesileyle ülkemizde bir an önce Ruh Sağlığı Yasası'nın çıkarılmasının çok elzem olduğunu vurgulamak istiyorum. Günümüzde merdiven altı ruh sağlığı ve psikolojik destek hizmeti veren kişiler türedi. Bunların herhangi bir uzmanlık eğitimleri yok, doktor veya klinik psikolog değiller ama psikoterapist, aile terapist igibi sıfatlar kullanarak psikiyatrik ve psikolojik tedaviler uygulamaya kalkıyorlar. Yani bir yaşam koçu bir kişiye koçluk yapabilir buna bir itirazım yok ama 'ben psikoterapistim, ben aile terapisi yapıyorum' demesi hem etik değil hem de yanlış bir durum. Üniversitede psikoloji bölümünü bitirirse psikolog, sosyoloji bölümünü bitirirse sosyolog olunur. Tıp okursunuz üstüne psikiyatri ihtisası yaparsınız psikiyatrist olursunuz. Ama 3-5 haftalık eğitimlerle,  çeşitli isimlerle alınan sertifikalarla terapi ve tedavi yapmak asla doğru olmadığı gibi yasalda değildir. İnsanlarımızın buna çok dikkat etmesi lazım. Sağlık bakanlığı ve ilgili resmi mercilerden gerekli belgesi olmayanlar bu alanda çalışamaz, hizmet veremezler. Buna dikkat etmezsek ruh sağlığı desteği almaya çalışırken daha kötü sonuçlarla karşılaşabiliriz. Hayatı sağlıklı ve mutlu yaşamanız dileğiyle.”
 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN